“Bu düzene karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz”
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nde iş cinayetlerine, güvencesiz çalışmaya ve çocuk emeğinin sömürülmesine karşı bütçenin sermayeye değil emekçiye ayrılması çağrısı yaptı.
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri Yüksel Caddesi’nde yaptığı açıklamada, işçi katliamlarının artık kader değil politik tercihler olduğunu vurguladı.
Açıklamada, yalnızca geçen hafta Siirt Şirvan’da maden işçilerini taşıyan minibüsün uçuruma yuvarlanmasıyla 15 madencinin yaralandığı hatırlatıldı; Soma, Amasra, Ermenek, Şırnak, Kozlu, Elbistan, Sivas ve Zonguldak’ta yaşanan katliamların hâlâ Türkiye toplumunun hafızasında olduğu belirtildi.
Açıklamada, iş cinayetlerinin yargı süreçleri için şu ifadeler kullanıldı: “301 madencinin katili, Soma Holding yöneticisi Can Gürkan, her bir emekçinin yaşamı için altı gün hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı. İşçinin avukatlığını yapan Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay ise yıllardır hapishanede.”
Bu durumun, Türkiye’de adaletin sermayeden yana işlediğinin en çarpıcı göstergelerinden biri olduğu vurgulandı.
Açıklamada; “Maden Kanunu”nda yapılan son değişikliklerle maden sahalarının açılması, genişletilmesi ve işletilmesi kararlarında tüm yetkinin Saray’a verilmesine değinilerek: “Akbelen’de, İkizköy’de süren direnişleri aşmak için hazırlanan düzenlemeler, yargı kararlarını yok sayarak sermayeye sınırsız bir imtiyaz sunuyor” denildi.
Açıklamada; MESEM adı altında çocukların düşük ücretlerle uzun saatler çalıştırıldığı, pek çok çocuğun yaşamını yitirdiği hatırlatılarak: “Çocuklar ölürken Milli Eğitim Bakanı sorumluluk duymuyor; kendisine ‘katil’ denmesini hakaret sayıyor. Bu gerçeği yüzlerine söyleyen 16 öğrenci tutuklandı” denildi ve MESEM adı altında ölümler nedeniyle eylem yapan öğretmenlerin ters kelepçe ile gözaltına alınması da tepkiyle dile getirildi.
Açıklamada; İSİG Meclisi’nin raporuna göre yılın ilk on ayında 1737 işçi hayatını kaybetti; en az 85’i çocuk. Açıklamada şu vurgu yapıldı: “Sermaye, kadın-çocuk demeden işçilerin kanıyla semiriyor. İşçiler sendikaya üye olduğunda işten atılıyor, direnişleri ise polis-patron-valilik üçgeninde bastırılıyor” denildi.
Açıklamada; Melis’te görüşülen bütçede de halktan çok sermayeye kaynak ayrıldığı belirtilerek: “Şehir hastaneleri, MESEM gibi modellerle halk için ayrılan sınırlı bütçe bile sermayeye aktarılıyor” denildi ve bir süre sonra başlayacak asgari ücret görüşmeleri için ise “İşçi sınıfına yalnızca hayatta kalabileceği bir ücret reva görülüyor” ifadeleri kullaıldı.
Açıklamada, maden işçilerinin tarihsel mücadelesine atıf yapılarak: “1990-91 Zonguldak Büyük Madenci Direnişi, dayanışmanın ve birleşik mücadelenin kazanabileceğini gösteriyor” denildi ve işçi sınıfı, öğrenciler ve kadın hareketlerinin ortak mücadele hattı kurması çağrısı yapıldı.
Açıklama şu sözlerle tamamlandı: “Yer üstünü de yer altı gibi ölüm alanına çeviren bu düzene karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Tüm maden emekçilerinin Dünya Madenciler Günü’nü saygıyla selamlıyoruz.”
Basın açıklaması Madenci Anıtı’na yürüyüşle son buldu.
Partizan X Hesabı’ndan yaptığı paylaşımda; “Bileşeni olduğumuz Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri olarak Dünya Madenciler Günü’nde iş cinayetlerine, yoksulluğa, sömürüye dur demek için Madenci Anıtı’nda bir araya geldik. İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” ifadelerini kullandı.




